define dut ağacının neresinde olur
Making sense of the life in the world is seen in every human community as the first and probably the most fund amental
Həyatı XVII əsr ingilis ədəbiyyatının ən parlaq siması Miltondur. Mütəfəkkir və inqilabçı şair olan Milton döyüşən, irəliyə doğru hərəkət edən, iztirablar və səhvlər arasından keçərək həqiqət axtaran insana himn yaradır. Onun əsərlərində XVII əsrin ən mühüm hadisələri əks olunmuş, baş verən
Ermeni evlerinde define nerelerde olur konusunu biraz acalim değerli dostlar. 1. yemek ve ekmek pişirme noktaları olan (ocak)lar .buralarda gömüler ateşin tam altına gelen noktaya yapılabildiği gibi,bacanın içinde bir bölüme veya dış temel dipleri kullanılabilmektedir.
Ermenievlerinde dut çok olur ermneiler dutu sever, rum evlerinde meşe çok olur onlar gömdüğü definenin üzerine mutlaka meşe ağacı ekerler. Eşkiyalar dağlardaki doğal şekilde büyümüş ahlat ve yemişi seçerler gömülerini kaybetmemek için bellilik olsun diye bu ağaçların yakın çevresine gömerler.
Bazenbu uzun ömürlü ağaçlar( dut, ceviz, ahlat, çınar) direkt işaret belirtmese de asıl işareti bulmak için yardımcı nokta olarak seçilebilir. Bu ağaçların olduğu bölgeler emaneti saklamak için seçilebilir. Çatal Çam: Çam ağacının en önemli olanı çatal çam olması ile değerlendirilir.
my lecturer my husband season 2 full movie indoxxi. Tim Harford BBC World Service, 50 Things That Made the Modern Marco Polo Yaklaşık 750 yıl önce, Marco Polo adındaki genç bir Venedikli tacir Çin seyahatlerini anlattığı bir kitap yazdı. Dünyanın Hikaye Edilişi-Harikalar Kitabı, Marco'nun gördüğünü iddia ettiği garip yabancı gelenekler ile doluydu. Ancak bir tanesi vardı ki, Marco Polo kendini zor tutuyordu "Nasıl olduğunu anlatsam da gerçek ve mantık içinde kaldığım konusunda hiçbir şekilde tatmin olmayabilirsiniz." Marco'yu bu kadar heyecanlandıran şey neydi? Modern ekonominin temelini oluşturan icatlardan birine tanık olan ilk Avrupalılardandı Kağıt para. Kubilay Han tasdik ediyorduTabii asıl olay kağıt değildi. Moden kağıt para kağıttan yapılmıyor, pamuk liflerinden ya da plastikten yapılıyor. Marco Polo'yu çok etkileyen para da kağıt değildi. Karadut ağacının kabuğundan elde edilen siyah bir kağıttan yapılıyordu. Birkaç yetkili tarafından imzalanıyor, parlak bir kımızı damga ile mühürleniyordu, bizzat Moğol imparatoru ve Çin'deki Yuan hanedanlığının kurucusu Kubilay Han tarafından tasdik ediliyordu. Kubilay Han Marco Polo'nun kitabındaki bu bölüm nefes kesici bir başlığa sahipti "Nasıl büyük Han ağaç kabuklarını kağıda dönüştürerek paranın ülkesinde dolaşıma girmesini sağladı?" 'İtibari para'Bu kağıt paraların değeri, altın ya da gümüş gibi yapıldığı maddeden kaynaklanmıyordu. Onun yerine değeri hükümet tarafından belirleniyordu. Kağıt para bazen Latince 'fiat' para yani 'itibari para' olarak nitelendiriliyor. Fiat Latince'de 'öyle yap öyle olsun' anlamı taşıyor. Kubilay Han, karadut ağacı kabuğunun para olduğunu ilan ediyor ve öyle oluyor. Demir madeni paralarAltın ya da gümüş gibi dolaşımdaki kağıt paralardan oluşan sistem Marco Polo'yu etkilemişti. Dolaşımda olmayan onca altın neredeydi? İmparator onu sıkı bir şekilde tutuyordu. Marco Polo karadut parasını duyduğunda aslında bu yeni bir şey değildi, 1000 yılında Çin'in Siçuan bölgesinde ortaya çıkmıştı. Siçuan, yabancı ve çoğu düşman ülkelerle çevrili olduğu için Çinli hükümdarlar değerli gümüş ve altının yabancı ellere geçmesini istemiyorlardı. O yüzden ilginç bir kural getirerek demirden yapılan madeni paralar kullanılıyordu. Song Hanedanı 960-1279 zamanında kullanılan ve 2005'te keşfedilen madeni paralar Ancak demir paralar pratik değildi. 50 gr ağırlığındaki gümüş sikkelerle değiştokuş yapıldığında vücut ağırlığınız kadar demir para alıyordunuz. Tuz gibi basit bir şey bile gram gram demirden daha değerli oluyordu, o yüzden pazara gittiğinizde çuval dolusu demir paralar aldığınız ürünlerden daha ağır oluyordu. Takas senetleri devreye giriyorWilliam Goetzmann, 'Para Her Şeyi Değiştirir' adlı kitabında Siçuan tüccarlarının bu sorunun üstesinden gelmek için bir alternatif geliştirdiklerini yazıyor. Alternatif olarak "jiaozi" denen 'takas senetleri' kullanılmaya başlandı. Çuval dolusu demir para taşımak yerine güvenilir bir tüccar 'jiaozi' denilen 'takas seneti' yani çek yazıyordu. Böylece çekler serbestçe dolaşır hale geldi. Belirli bir dükkan sahibinin yazdığı çekler başkaları tarafından da kullanabilir oluyor ve elden ele dolaşıyordu 1260'larda basılan ilk banknot Ancak bir süre sonra bundan Çinli yetkililer faydalanmak istedi. Önce jiaozi'lerin basılmasını bir kurala bağladılar, ardından da özel sektörün de jiaozi basımını yasaklayarak tamamen işi kendi ellerine aldılar. Resmi jiaozi'ler büyük bir başarı oldu, bölgeler arası hatta uluslararası dolaşıma girdi. Başta jiaozi'ler dolaşımdaki madeni paralarla değiş tokuş ediliebiliyordu. Ancak daha sonra hükümet itibari para sistemine geçti, prensip aynıydı ancak jiaozi'yi metal sikkelerle değiştirmiyordu. Kağıt paralar gerçek bir değer taşıyarak kullanılıyordu. Eski jiaozi'yi getirip devletin hazinesinden yeni jiaozi'yi alıyordunuz. Bu modern bir adımdı. Bugün kullandığımız para merkez bankaları tarafından basılıyor ve eskilerini yeniler ile değiştirme sözüne dayanıyor. Dünyada bir ilk Estonya 'sanal para birimine' geçiyorAsansör yaşadığımız şehirleri nasıl değiştirdi?Çin benzinli ve dizel araçları yasaklamayı planlıyorTrump, Kuzey Kore'nin ticaret ortaklarıyla ekonomik ilişkileri kesebilir mi?1699'da basılan ilk İngiliz banknotları Enflasyon sorunsalıHükümetler için itibari para baştan çıkarıcı Borçları olan bir hükümet direkt para basabilir. Daha fazla para aynı miktarda mal ve hizmeti karşılayınca fiyatlar yukarı çıkar. Song Hanedanı çok fazla jiaozi bastı. Sahtecilik de bir sorundu. 11'inci yüzyılda icat edilmesinin ardından jiaozi'nin değeri ve saygınlığı düştü, değerinin yüzde 10'u oranından alınıp satılıyordu. Daha kötüsünü yaşayan ülkeler de oldu. Weimar Almanyası ve Zimbabve gibi ülkeler fazla para basmanın ekonomilerinin yok olmasına yol açan meşhur örnekler. Zimbabve çok yüksek oranda enflasyon gördü Rekor Macaristan'daHiperenflasyon için dünya rekoru 1946 yılında fiyatların gün içinde üç katına çıktığı Macaristan tarafından kırıldı. Budapeşte'de bir cafeye girdiğiniz kahvenizin parasını çıkmadan önce ödemeniz daha iyi bir seçenekti. Bu öyküler ekonomistleri itibari paranın hiçbir zaman sabit olamayacağına ikna etti. Paranın ABD'de bulunan Fort Knox'taki altın ile değiştirilebildiği altın standardına özlem duyuyorlar. Altın para birimi olarak uzun zaman kullanıldı. Ancak anaakım ekonomistler para arzının altına çıpalanmasının iyi bir fikir olmadığına inanıyor. Düşük ve tahmin edilebilir enflasyonu bir sorun olarak görmüyorlar, hatta ekonomik aktivitenin destekleyicilerinden olduğu düşünülüyor. Merkez bankalarına her zaman için doğru oranda para basmalarına güvenemesek de madencilere doğru miktarda altını çıkarmalarına güvenmekten daha iyi bir seçenek olarak duruyor. Para basımını artırmak kriz zamanlarında özellikle işe yarıyor. 2007 finansal krizinden sonra ABD Merkez Bankası, enflasyon yaratmadan ekonomiye trilyonlarca dolar bastı. Daha doğrusu para basmak mecaziydi Trilyonlar küresel bankacılık sisteminde klavyeye basılarak yaratıldı. Gözleri açılan Marco Polo şöyle yazardı "Büyük merkez bankası bilgisayar ekranında rakamların görülmesini sağlayarak para olarak geçecek çizelgeler yaratıyor." Teknoloji değişti, ancak paranın geçerliliği hala hayran bırakıyor.
oldukça eski bir azeri türküsüdür. memlekette en bol olan agaclardan dutlar oldugunda cok sinek bulunsada cok saglam bir agactir vede ceviz gibi golgesi serin oolur. barış mançonun 24 ayar albümünde söylediği şarkılardan birinin ismi ezginin günlüğü'alagözlü yar' adlı albümlerindeki azeri bir türkünün ismi.. dut agaci, babil kokenli bir oyku olup, yunan mitolojisinde tekrarlanan pyramus ile thisbe'nin oykusunda gecer. pyramus ile thisbe komsu evlerin cocuklaridirlar ve birbirlerine asiktirlar. ama aileleri gorusmelerini yasaklar, onlar da duvarda actiklari bir delikten, gece herkes yattiktan sonra sabaha kadar konusurlar. bir gun beraberce kacmaya karar verirler ve ormandaki bir dut agacinin altinda bulusmak uzere sozlesirler. thisbe once gider, ancak yaklasan bir aslandan korkup kacar, kacarken de pelerinini dusurur. daha sonra gelen pyramus, pelerini bulunca thisbe'nin oldugunu dusunur ve kendisini oldurur. daha sonra gelen thisbe de pyramus'u olu bulunca intihar eder. bunlarim uzerine, dut agacinin beyaz olan meyveleri, asiklarin kaniyla kipkirmizi kesilir. ipek boceklerinin cok samimi oldugu bir agac gövdesinin üstü beyaz beyaz tozludur niyeyse* altina genisce bir ortu serildikten sonra sallamak suretiyle dokulen dutlari toplamanin acaip keyifli oldugu, insana cocuklugunu animsatan agac cesidi. baris manco dan dut agaci nin sözleribu sabah doğup büyüdüğüm mahallenin sokaklarında dolaştım çocukluğumu tekrar yaşamak istedim bu sabah ve bir an keşke bugün hiç olmasaymış diye düşündüm keşke dün dün kalsaymış şu sağdaki iki katlı ev nezahat hanımlarındı galiba yok yok bu yekta beylerinki olmalıydı nezahat hanımlarınkinin yanı top oynadığımız boş arsaydı iyi ama nerde boş arsa ya bakla tarlası peki taş mektep nerdeler kimler götürdü kimler çaldı o güzelim anıları benden birden rıza amcayı gördüm yine o dut ağacının altında oturuyordu koştum ellerine sarıldım önce tanımadı sonra rıza amcanın sımsıcak ellerinde çocukluğumu yeniden yaşamaya başladım tam karşımızdaki evin üçüncü katında otururlardı ondört yaşında boyanmaya başladığından mahalleli sonunu iyi görmezdi doğrusu bu kız çok tango olmuş derlerdi evlenmiş iki sokak öteye taşınmışlar eskisi gibimi diye sordum eskisi gibiymiş biraz kilo almış o kadar olsun kim bilir kilolu olmak bile ne yakışmıştır ona zaten ne yakışmazdı ki rengini beğenmedim bugün rıza amca üstelik bayağı süzülmüşsün tabi gece hayatı içki sigara bakmıyorsunuz ki kendinize ilahi rıza amca birlikler umumi katipliğinden emekli oluvereli gecesi gündüzü bu dut ağacının altında geçerdi son üç sadrazamı ve cumhuriyetten bu yana bütün başvekilleri sırasıyla ezbere bilir bize de saydırırdı çocukluğumuzda hala hatırlıyor musun diye sordum hatırlıyor muyum hiç unutmamıştım ki bilekten bağlı açık sandaletler giyerdi nedense pek derinnedense pek derin bir iz bıraktı bende bu sandaletler bir de kol altları genişçe oyulmuş pembe bulüzü ilk sigarasını yakışımı hatırlıyorum da ne gururlanmıştım yarabbim nasıl bakmıştı gözlerime yıllar yılı bu bakışlarla yaşadım onlarla uyudum onlarla uyandım şimdi kim bilir hangi eller yakıyordur sigarasını oysa bu dut ağacının altında söz vermiştim söz söz söz hep lafta kaldı dedi rıza amca yıkılmadık ev bırakmadılar mahallede evlerle beraber bahçeler de yok oldu bir şu dut ağacı kaldı onu da kesmeseler bari birden gözleri parladı sahi sen televizyona filan çıkıyorsun dedi tabi ya seni dinlerler bir seferinde söyle çık pat pat söyle şu dut ağacını kesmesinler de aslında dizlerinde derman olsa nafa vekilini bile çıkarırdı rıza amca gençler ne güne duruyordu ki söz verdim rıza amcaya dut ağacını kestirmeyeceğime söz verdim dünü bilmeden bugünü yaşamanın bedeli öylesine ağırdı ki yarını bugünden kurtarmak için hayatımda ikinci kez söz verdim birinciyi tutamamıştım ama ikinciyi tutacağıma söz vermiştim pazarda veya manavda kolay kolay bulunmadigi , bulunsa da alip yenilene kadar kotu oldugu icin meyvesi dutu elde etmek isteyen insanlarin bulduklari yerde saldirdiklari agac. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Türkünün hikayesi kişinin içinde ne bırakıyorsa odur. Canlı olan bir şeyi neşterle yarmak onu öldürmek olacağından içinde neleri barındırdığını anlamada yardımcı olamaz. Bu sebeple türküleri, manileri, şarkıları yarıp biçmekten uzak duracağım... Yine de bu türkünün özel bir durumu var, içindeki ruhu tam anlayacakken bi' tıkanma başlıyor, sebebi de bariz, Anadolu değil Azerbaycan Türkçesi ile söylenmiş... Kendisini kesip biçmeden dış organlarını anlamayı denesek anlayayazanlara yeterli olacaktır, derisinin şeffaf olduğu yerlerden az biraz içine doğru da bakabiliriz hem...Dut ağacı boyunca Dut yemedim doyunca Yari halvette gördüm Danışmadım doyunca Ay can ay can! Benim balam kime neyler Körpe balam kime neyler Benim balam, ay! Körpe balam ay balam Dut ağacı, bir ağaçtan fazlası, bir sembol. Hayat döngüsü ve yaşamı işaret ediyor. Ağaç kültü, hayat ağacı, kozmik ağaç gibi paralel anlayışlarla bağlantılı. Oğuz Kağan Destanı'nda ağaçlar kağanın eşlerini bulduğu yerdir, hayatın devamıdır. Dede Korkut Hikayeleri'nde "senin, ulu ve gölgeli ağacın hiçbir zaman kesilmesin!" bir hayır duasıdır. Osman Bey'in gördüğü düşte göğsünden bir ağaç çıkarak dallanır, bu rüya soyunun büyüyüp kök salacağına yorumlanır... Ne var ki ağaca bakış açısı Anadolu'da eski kutsallığını yitirmiştir, ağaç olgusunun yaşam döngüsüne işaret eden bir alegori olma ihtimali çok az kişi için olasılık dahilindedir. Yine de Anadolu Tahtacıları gibi günümüze ulaşan 'numunelik' heterodoks kültürler de hala mevcuttur. Azerbaycan coğrafyasında ise 'tut ağacı' kültürünün bu denli uzun süreli yaşaması Karakoyunlular zamanına kadar götürülebilir, bölgenin ağaç ve orman efsaneleri bu dönemde şekillenmiş ve oturmuştur, kuvvetli bir anlayıştır, Anadolu'ya göre başka yaşanmışlıkları olması da elbette bir sebeptir. Arapça kökenli halvet sözcüğü yalnızlık, tenhalık, münzevilik hallerine işaret eder. Bizde "halvet olmak, halvet etmek" kullanımlarına cinsellik tarafı ağır basan bir mana yüklenmiş olsa da, buradaki kullanımın cinsellikle hiçbir alakası yoktur. Sevdiğini yalnız, tenhada, biraz da 'danışmanın' bahane olacağı bir halde görüyor, fakat yanına gidip onunla konuşmuyor, kendisini onunla buluşturmuyor. Buradaki danışmak bizdeki bilgi almak için birisine "danışmak" değil, birisi ile danışmak, konuşmak ve sohbet etmek anlamlarındadır, sözcük tanışmak ile aynı kökten gelir. Gedirdim yürüdüm yavaş yavaş Ayağıma değdi taş Senden bana yar olmaz Gel olak bacı gardaş Qızıl üzük laxladı, Verdim anam saxladı, Anama qurban olum, Meni tez adaxladı Ay can ay can! Dut ağacı bir bitkiden fazlasını anlatıyordu. Öyleyse buradaki "gedirdim" gidiyordum fiziksel olarak yürümekten çok hayattaki akışı kast eder. Bizde yürüdüm olarak söylenip fiziksel bir aktiviteyi çağrıştıran bu söz, esasında hayatımızın gidişatı... O vakit ayağımıza değen taş da başka bir şeye dönüştü, bir engel, bir handikap, bize mani olan bir hal oldu o. Yine de tuhaf bir durum var. Hızlı, süratli ve acele içerisinde gitmiyorduk, gedirdik yavaş yavaş, temkinliydik, karşılaşacağımız engeli önceden görüp ona göre önlem alabilir veya çarpsak bile az zararla kurtulabilirdik. Hem ne üzerimize düştü taş ne canımıza kast etti, ayağımıza değdi. Yine de 'değmek', varlığını hissetmek korkunç bir etki yarattı, o ilk ürkeklikte, o bu yola bakakalmak bu yolda ilerlemekten daha mı güzel kaygısında bir karar geldi "senden bana yar olmaz". Gelelim belki de en anlaşılmayan dörtlüğe, burayı Anadolu Türkçesi ile değil de aslından anlamak en sağlıklısı. En baştan belirtelim, x sesi kesinlikle "iks" değildir. Hırıltılı bir "h", yerine göre "k" olabilir, bu ses İstanbul Türkçesinde yoktur. Qızıl sözcüğü kızıl ile aynı köktendir. Yalnız bu sözcüğün Arapça kökenli olan "kırmızı" ile etimolojik alakası yoktur, aslı "kızarmak" fiiliyle ilişkilidir. Kızıl bizim için turuncu - kırmızı arası bir rengi ifade ederken, Azerbaycan kültüründe altın rengidir, kelime doğrudan altın yerine de kullanılır. Laxlamak ise etimolojisi Latince'ye uzanan bir sözcüktür, "gevşemek, zayıflamak, bırakmak" anlamlarına gelir. Azerbaycan Türkçesine bu sözcük nasıl girmiş ve kendine bu türküde nasıl yer bulmuş sorusu etimolojik bir maceradır fakat aynı Latince kök Anadolu Türkçesinde de mevcuttur, İtalyanca'dan gelen 'laçka' ve nüfuz edişi daha güncel olan 'relaks' en bilindik örnekleridir. Burada en başında denizcilik terimi olup yelken gevşetmek anlamına gelen 'laçka' sözcüğünün günlük dilde insanlar için de kullanılıyor laçkalaşmak hale gelmesine, yani benimsenmesine dikkat... Saxlamak, hem 'bizim' saklamak hem de değil, saklamaktan ne anladığımıza bağlı. Gizlemek, kamufle etmek değil, birisi için bir şeyi korumak, ona zarar gelmesine mani olmaya çalışmak anlamına geliyor burada. Anama kurban olurum, beni tez adakladı diye de devamı geliyor. Adaklamak, birisini bir şeye veya kimseye adamak, söz vermek, söz kesmek, nişanlamak anlamlarında. Sembolizmin dışına çıkıp bu kişiye altın madeninden yapılma bir yüzük konduramayız. Altın yüzük bir düşü, bir umudu çevreye duyuran, bu varlığı materyal dünyaya aktaran bir aracı görevinde, bir adanmışlığın, bir hayalin 'nişanesi' o. Fakat tutunma gücünü kaybediyor, gevşiyor, zayıflıyor... En başından beri iyiliğimizi isteyen bir figüre koşuyoruz biz de; anamıza nene olarak da söylenir, bu şahıs burada bizce sevilen ve bizi de seven birisi özetle... Bu hayalin somutluğunu ona verip, bizim için saklamasını istiyoruz. Çünkü materyal dünyaya bu hissi yansıtmakla alakalı bir savaşımız kalmadı artık, o yarışın içerisinde değiliz, bizim için onu sen içinde "tut" diyoruz. Bu kişi bizi tez adaxladığı için haliyle üzgün, ihtimal ki masallardaki gibi 'hedefe ulaşacağımız' bir mutluluk tasarlıyordu bize, onun iyi ve güzel 'son' algısı bu, biz ise işin 'son' kısmında çok değiliz, o anaya biz kurban olalım, zira onlar iyidir, arkadaşlar da öyle. Benim balam kime neyler Körpe balam kime neyler Benim balam ay balam Körpe balam ay balam Bize dokunan bir taş... O andan itibaren o'nunla yar olamayacağımızı düşünegelmiştik, fakat bu sevgi yok olmaz, gel bacı gardaş olalım demiştik! İşte o sevgi neye ve nereye yöneleceğini anlamaya çalışır bir halde, o'na balam diye seslenir olmuş şimdi; küçüğüm, canım, kardeşim, yavrum, canımdan olan... Körpe balam... Körpe burada yıpranmamış, gördükleri onu henüz kötüleştirmemiş manasında, kart kelimesinin tam zıttı. Seni aynı candan çıkmış gibi seviyorum, benden çıkma bir hayat gibi seviyorum, bir canı paylaşıyor gibi seviyorum, kime ne zararın var ki, kime ne kötülüğün dokunmuş ki! Kime ne fenalık yapmışsın ki!? Evet, evet hepsi doğru... Yine de sana zarar vermekten ben korktum, danışmak istemedim, danışmaktan kaçıverdim... Ben seni nihayetinde kırmaktan korktum balam, seni hep böyle sevememekten korktum, körpe balam... Ayağıma taş değdi, ay balam... İstəsən könlüm kimi zülfün pərişan olmasın,Ol qədər cövr ət mənə, ah etmək imkan olmasın!Dərd-i eşqin qəsd-i can etdisə, mən həm şakirəm, İstərəm, cismimdə dərd olsun; dərd-i can olmasın! Ezginin Günlüğü - Dut Ağacı Emin İgüs Üçlüsü - Dut Ağacı Islam Rzayev - Tut Ağacı
Dut Ağacı; Nisan ve mayıs aylarında yeşilimsi olan renkli çiçekler açan 3-15 m boyunda, tek evcikli olan bir ağaçtır. Ana vatanı Çin’dir. Gövde silindirik, dik ve kalın, kabuk çatlaklı ve gri ve kahve renklidir. Yaprakları saplı, iki sıra üstüne dizilmiş, tabanı yuvarlak yada kalp biçiminde, üst yüzü koyu, alt yüzü ise daha açık yeşil renklidir. Kenar kısımları dişlidir. Çiçekler, tek cinsli yaprakların koltuğunda ve saplı durumlar oluştururlar. Erkek çiçekler uzunca silindirik gruplar şeklindedir. Dişi çiçekler oval yada toparlakça şeklindedir. Yenilen meyve, dişi durumdaki çiçeklerin, çiçek örtü yapraklarının etlenmesiyle oluşan bileşik bir meyvedir. Dut odunu morin maddesinin bulunmasından sebep sarı bir renk almıştır. Dayanıklı olduğundan dolayı tarım araçları, takunya vesaire yapılır. Dut ağacının cinsleri, uzun süreden beri tüketilen meyveleri yada ipek böcekçiliği için oluşturulmuştur. Birkaç cinsi ve bazı bahçe formları park ve bahçelerde süs bitkisi olarak da oluşturulmaktadır. Türkiye’de yetiştirilen dut çeşitleri. Ak dut, 10 ve 15 metre boyunda, geniş taçlı bir ağaçtır. Ak dutun ana vatanı Çin’dir. Yenen tatlı meyveleri bulunmaktadır. Yaprakları ipek böcekçiliği için yem şeklinde kullanılır. Türkiye’nin birden fazla yerinde meyvesi ve yaprakları için oluşturulmaktadır. Güneydoğu Anadolu’da Kahramanmaraş, Gaziantep, Kuzey Anadolu’da Tokat ve Doğu Anadolu’da Erzincan bölgelerinde meyveleri kurutulduğu gibi pekmezi, pestili de yapılmaktadır. Bursa’da ve değişik yerlerde yapraklarından ipek böcekçiliğinde yararlanılmaktadır. Erkek ak dut ağaçları, Batı Anadolu’da İzmir ve Selçuk’ta cadde ve yol ağacı şeklinde de kullanılmaktadır. Kara dut, 10 ve 15 metre boyunda, kalın dallı bir ağaçtır. Meyvesi siyah renkte suludur. Tazeyken tüketilir yada şurup imal edilir. Yaprakları kaba ve tüylü olduğu için ipek böceklerine yem şeklinde verilmez. Kara dutun ana vatanının İran olduğu tahmin edilmektedir. Eskiden, köklerinin çok acı olan kabukları solucan düşürmek maksadıyla ilaç olarak kullanılmaktaydı. Bunun da odunu değişik dayanıklı eşyaların yapımında kullanılır. Türkiye’de ak dut kadar olmasa da bahçelerde görülür. Sarkık dallıları süs bitkisi şeklinde yetiştirilir. Mor dut, 15 ve 20 metre boyunda kalın dallı bir ağaçtır. Olgun meyve, mor renkte ve tadı hafif ekşimsidir. Yendiği vakit dil ve dudakları boyar. Parmaklarda leke oluşturur. Mor dutun ana vatanı Kuzey Amerika’dır. Meyve ağacı olarak az oranda Türkiye’nin farklı yerlerinde yetiştirilmektedir. Ağız ve boğaz iltihaplarına karşı kullanılır ve dut şurubu gargaraları iyi gelir. Dut yetiştirilmesi, Kışın fazla soğuk olmayan ve derin toprağı bulunan bölgelerde yetiştirilmesi iyi netice verir. Tohumla imal edilir. Tohumları taze durumdayken sarı ve parlak renkte bulunup, kolaylıkla çimlenirler. İlkbaharda bu tohumlar serpme yada sıra şeklinde ekilirler. Üzerleri hafif bir şekilde örtülür. Yaz mevsiminde sulama ve çapalama yapılır. Dut fidanlarına göz aşısı yapılır. Son Güncelleme 114016 Dut Ağacı ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz. 0 Yorum Yapılmış "Dut Ağacı" Kayıtlı yorum bulunamadı ilk yorumu siz ekleyin Rüyada Beyaz Dut Görmek Rüyada beyaz dut görmek, büyük kararlar alınacağına işaret eder. Rüyayı gören kişinin büyük bir adımlar atacağına ve attığı bu adımların iş ile alakalı olduğuna yorumlanır. Yapılacak olan bir iş anlaşmasının sonucunun hayırlı olacağına ve bu anla... Rüyada Dut Ağacı Görmek Rüyada Dut Ağacı Görmek, rüyasında dut ağacı gören kişi, gönül ferahlığına, hayat nimetlerinin bolluğuna, bereketinin artışına ve uzun bir hayat sürmeye rivayet edilir. Bu rüya problemlerin nihai bulacağının habercisidir ve rüya sahibi amaçlı hayırlı... Rüyada Dut Toplamak Rüyada dut toplamak, rüya bilinç altındaki duygu ve düşüncelerin uyku halindeki durumudur. Görülen rüyalarda önemli olan, rüyayı hayra yormaktır. Hemen hemen tüm insanlar rüya görür ve gördüğü rüyayı alim ya da rüya tabircileriyle paylaşarak, rüya ... Rüyada Dut Yemek Rüyada dut yemek, rüya sahibinin çektiği geçim sıkıntısının sona ermesine, iş yaşamında başarılarına engel olan sorunların bitmesine, aile yaşamındaki problemlerin, huzursuzlukların son bulmasına, arkadaş çevresindeki sıkıntıların bitmesine tabir edi... Rüyada Kuru Dut Görmek Rüyada kuru dut görmek, maddi sorumluluğa ve borçlara işaret eder. Rüyayı gören kişinin eğer unuttuğu borcu varsa kısa zamanda ödemesi aksi halde başına bu borç yüzünden bazı sıkıntılar geleceğine işaret eder. Eğer kişinin borcu yoksa biri borç ve... Dut Nasıl Kurutulur Dut Nasıl Kurutulur, Kurutma işlemi bir kaç şekilde yapılabilir. Güneşte kurutulabilir ya da meyveler ipe dizilerek kurutma işlemi yapılabilir. Dut kurutma işlemi dutun fazla olduğu bölgelerde tercih edilir. Ayrıca dut kurusu tatlı krizlerine karşı d... Dut Suyu Dut Suyu, dut lezzeti ve besleyici özellikten dolayı dünya genelinde çok yaygın olarak tüketilmektedir. 4-5 metreye varan ağaçlarda yetişir ve fazladan ılıman iklimleri sever. Yoğun olarak Asya, Afrika ve Amerika kıtalarında yetişmektedir. Dut biçimd... Hamilelikte Dut Kurusu Hamilelikte Dut Kurusu, Kuru dut çok yararlıdır özellikle de hamile olan kadınlar çok tüketmelidir,hamilelere doğal yoldan kurutulmuş kuru dutun faydaları sıralamakla bitmez. Taze yada kuru dutun içinde çok çeşitli organik asitler var pektin vede şek... Rüyada Kırmızı Dut Görmek Rüyada kırmızı dut görmek, gelecekte bizi bekleyen hayırlı olayların bir işaretidir. Kırmızı canlılık, hareket, yaşam ve eğlenceyi temsil eden bir renktir. Dutun üzerindeki bol tohumlu yapı bu güzelliklerin dallanıp budaklanarak hayatınızın her alanı... Dut Çeşitleri Dut Çeşitleri, Dut çeşitleri, genel olarak dünya genelinde kuzey yarım küre de bir çok ülkede yetiştiriciliği yapılmaktadır. Dut ağacı bir çok alanda ekonomi değer olarak kullanılmaktadır. Maddi getirisi yüksek olan dut ağacının yaprağından meyv... Urmu Dut Urmu dut; Ekşi Kara Dutu olarak da bilinen Urmu Dutu bitkisi; ağaç formunda, kışın yaprağını döken bir üzümsü meyve türüdür. Ayrıca Moğol dutu olarak da bilinen Urmu dutunun, yetişmiş olanlarının boyu sekiz ile on metreye kadar ulaşmaktadır. Bu bitki... Dut Şurubu Dut şurubu, ülkemizde özellikle İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde çokça yetişen duttan elde edilen ve sayılmakla bitmeyecek kadar çok faydası bulunan mükemmel bitkilerden biridir. Oldukça yaygın olarak insanlar tarafından içilen dut şurubu aslı... Rüyada Beyaz Dut Görmek Rüyada Dut Ağacı Görmek Rüyada Dut Toplamak Rüyada Dut Yemek Rüyada Kuru Dut Görmek Dut Nasıl Kurutulur Dut Ağacı Dut Suyu Hamilelikte Dut Kurusu Rüyada Kırmızı Dut Görmek Dut Çeşitleri Urmu Dut Dut Şurubu Dut Tohumu Dut Ağacı Yetiştiriciliği Dut Sirkesinin Faydaları Dut Aşısı Dut Pestili Rüyada Beyaz Dut Yemek Dut Pekmezinin Faydaları Kırmızı Dut Kuru Dut Faydaları Kuru Dut Reçeli Dut Kurusu Dut Kuru Dut Kalori Rüyada Siyah Dut Yemek Dut Kaç Kalori Rüyada Dut Görmek İbrahim Saraçoğlu Dut Kürü Popüler İçerik Dut Tohumu Dut tohumu, dut güzel bir meyve olmasına rağmen dut yetiştirmek çok zahmet ve emek gerektirmektedir. Dut bildiğiniz yada gördüğünüz gibi yetiştikten ... Dut Ağacı Yetiştiriciliği Dut ağacı yetiştiriciliği, ipekböcekçiliği yapmak isteyen kişilerin besin maddesi arayışları doğrultusunda giriştiği bir alandır. İpekböcekçiliği işin... Dut Sirkesinin Faydaları Dut sirkesi faydaları, Dut sirkesi doğal şifa olarak faydalıdır ve birçok hastalığa iyi gelmektedir. Dut sirkesi dozunda ve bili... Dut Aşısı Dut aşısı, bahar geldiğinde dut ağaçlarına su yürümeye başladığı zaman kalem ve yarma aşılar yapılmaktadır. Ağaçlara yaprak aşısı ise altıncı aydan ba... Dut Pestili Dut Pestili, Eskiden kışın tüketmek üzere yaz aylarında yetişen meyvelerden yapılan pestiller kurutulur ve soğuk aylarda insanlar enerji ihtiyacını on... Rüyada Beyaz Dut Yemek Rüyada Beyaz Dut Yemek, Bol ve bereketli kazanca, güçlü maneviyata, beden sıhhatine, geçim darlığından kurtulmaya, rüya sahibinin başarılarına sorun t...
Ağaç Define İşareti; Yaşlı ağaç bulduğumuzda ağaçta çivi çakılı olup olmadığına bakarız, 2 şekil çivi vardır, biri çingene çivisi diğeri çarmıhın çivisi, çingene çivisi gömüyü anlatırken çarmıhın çivisi mezar olduğunu söyler. Ağaçtaki çivi çarmıhın çivisi ise bu bize çok fazla uzaklaşmadan ağaç yanından baktığınızda mezarı görürsünüz, ağaç mezarı kutsamak için ekilerek ölen kişiye addedilmiştir. Çingene çivisi ise bize yön ve mesafe verdiği gibi direk emarenin yerini de verebilir, defineci arkadaşlar sizin dikkat etmeniz gereken çiviler geçen yüzyıllar içinde çürümüş ağaç çivileri içeriye almış olabilir, ağaç gövdesinde gördüğünüz kanser burada bir çivi olduğunu ağacın çiviyi çürüterek erittiğini anlatır bu tip ağaçlarda çivi olduğu göz önüne alınarak yine araştırma yapılmalıdır. Define işareti olarak kayalara, benzeri yerlere ağaç resmi çizilmez hayat ağacı sembolü hariç. Ağaçların kendisiyle ilgili define arama yöntemleri vardır. Uzun ömürlü ağaçlar nişan noktalarıdır. Define ararken uzun ömürlü bir ağaç ile karşılaşırsak, şöyle birkaç bin yıllık, hemen ağaca bakalım herhangi bir bıçak izi var mı, çivi vb. bir şey çakılmış mı, dikkat çeken herhangi bir define işaretleri olabilecek işaret var mı ? Ya da ağacın bir tarafı diğer kısmına göre çok mu gür ? Uzun ömürlü ağaçlar meşe, çınar gibi ağaçlardır. Ahlat ve dut ağaçlarıda iyidir. Dut ağaçları genelde ermeni işidir onlar bin yıllık değil 100-200 yıllık civarlarındadır. Eğer ağaç, define işaretlerinden biri olarak kullanılmışsa ağacı merkez alarak 30 m. yarıçaplı bir çember çizeriz, definenin bu çemberin içinde 3-5 m. derinlikte olma ihtimali büyüktür. Dedektör ile arama yapılması tavsiye edilir. Bazen bu uzun ömürlü ağaçlar dut, ceviz, ahlat, çınar direkt işaret belirtmese de asıl işareti bulmak için yardımcı nokta olarak seçilebilir. Bu ağaçların olduğu bölgeler emaneti saklamak için seçilebilir. Çatal Çam Çam ağacının en önemli olanı çatal çam olması ile değerlendirilir. En az üç insanın bir arada kucaklayabileceği kalınlıkta olan bir çam 200-250 yaş civarındadır. Kurtuluş savaşı yıllarında veya daha öncesi ve sonrasında bu ağaç nişan noktası olarak kullanmıştır. Eğer bu tarife uyan bir çam çatalı varsa ağacın çatal noktasının hemen altında yıllar önce atılmış bir çentiğin göz haline gelmiş izi aranır. Bu eski iz bugün bir yemek tabağı veya ona yakın ölçülerde olması gerekir. Göz izinin arka tarafında ve çatalın tam alt noktasından karşıya bakıldığında genellikle 7 vaya 70 adım mesafede bir işaret aranması gerekir. Çünkü çatal ”V” harfi demektir. ”V” harfi 7 rakamını temsil eder. Bu durumda iki noktadan birisi gömü alanı olarak belirlenir. Cihazlarla bu noktaya bakılır veya arazi gözlemiyle buradaki hedef tespit edilir. Ahlat-Ardıç-Meşe ve Çam Bunlar genellikle arazilerde açık alanlarda nadiren de köy evlerinin avlularında bulunan uzun ömürlü ağaç türleridir. Ahlat ve Ardıçlar yabani olarak dağlarda bulunduğu için eşkıya gömülerin yada köy ve çiftlik zenginlerinin paraları bunlarla ilgili bir alana saklanmış olabilir. Aksine bir görüş olmadıkça; ağaç 2 tane ise 2 ağacın ortası , 3 tane ise küçük veya büyük olanın altıdır. Yakınlarda bir pınar veya çeşme varsa en yakın ağaçla çeşmenin tam ortası, suyun aktığı istikamete denk gelmeyecekse tek ağaç ile çeşme adımlanarak, pınar ortada kalacak şekilde ağaca uzak olan ters simetri noktaya bakılır. Çift ağaçlarda üçgen olabilecek ön veya arkadaki 3. boş nokta ölçüm yapılır ve gömü noktası için üçgen oluşturulur. Bu tür ağaçların bazen anası yaşlanmış, yakılmış yada kesilmiş olabilir. Dibinden çıkan filizi bu açıdan değerlendirilmelidir. Dut Ağacı Genellikle avlularda ağacı ile evin yapısı içindeki önemli noktalarla bağlantı sahibi kişi parasını daima gözü önünde tutmak isteyecektir. Bunun için oturduğu veya yattığı eski odasının yeri ve penceresi belirlenir. Bahçedeki ağacın bir alt noktası bu işin yapılabileceği ve görüntü alanındaki hedef noktalardır. Bu nokta genellikle ağaçtan ev giriş kapısına doğru 1-3 veya 7 adımdır. Ceviz Ağacı Genelde bahçe ve bağlarda yakın yerleşim alanlarının ağacın nişan alındığı nokta–yönü belli olmamakla birlikte- mutlak 3 ağacın 3 adım çevresinde olduğu bilinmeli ve çevre araştırmaya tabi tutulmalıdır. ceviz gölgelidir, emanet gölge içinde korunmaktadır yaşlı ağaç varsa 500 metrelik alanda 2 yaşlı ağaç daha olabilir. genelde üçgen yapar. bunların kuzey tarafında kalan iyidir. tabi bu kesin değil fakat para bu 3 ağacın birindedir.
define dut ağacının neresinde olur